ulasbey facebook ulasbeyin futbol damari »

31 Ekim 2010 Pazar

14 Mayıs 2010 Cuma

Festus




Mor Ve Ötesi "Masumiyetin Ziyan Olmaz" adlı yeni albümünde Festus Okey için bir şarkı yapmış.
İçim cız etti.
dağıldım.



"Kim miyim? Emniyette bir zenci.
Yaşar mıyım? Şansım yüzde elli.
Vurmaz mıyım kafamı duvarlara?
Az mıyım? Yaramaz mıyım?

Beyoğlu artık güvenli,
Lacivert ordu beni de yendi.
Sordum, onları ne gerdi?
Farklı olanlar onların derdi.

Kim miyim? Münafık bir yalelli.
Yaşar mıyım? Şansım yüzde elli.
Bulmaz mıyım kendimi kollarımda?
Az mıyım? Yaramaz mıyım?

Beyoğlu artık güvenli,
Lacivert ordu göğsümü gerdi.
Sordum, onları ne gerdi?
Farklı olanlar onların derdi."


9 Mayıs 2010 Pazar

Aha Macera!



Seviyorum.

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Bunu Yapın!

Parasızlıktan ölüyorum.
bana bu tişörtü alın.
Sizi seviyorum.

7 Mayıs 2010 Cuma

Anlık Sıçrayışlar



Antalyadayım 4 gündür falan.
Festival hödösüne geldim. bok var gibi gelip duruyorum sürekli zaten.

"bok var" diyince aklıma geldi: yurtta bi arkadaşımla odada ciddi bi şey konuşuyorduk.
kendisi burdurlu. adı da fuat.
ama epey ciddiyiz. yatakta falan değil, sandalyede oturuyoruz. o kadar ciddiyiz.
neyse; bu bi şey anlatırken koridordan güvenliğin telsizinin sesini duyduk, gecenin de 3ü olmasının verdiği stres ve şive ile -evet, saat ilerledikçe insanların şiveleri çok daha belirginleşir. hele uykudan önceki sinir anında ultrasüpersonikimsi olur bu.- "bok vaa da geziyollaa" şeklinde bir tepki verdi fuat. abartmıyorum, sandalyeden düştüm.
ama şimdi yaşayınca komikti, belki canlı anlatsam da azcık komik olabilirdi ama burdan böyle olmadı ki bu konu ya.
bak moralim bozuldu şimdi.

"moral" demişken, ne garip kelime değil mi "moral"? Büyük Ünlü Uyumu'na uyuyor. küçük ünlü uyumunu hayatım boyunca hiç öğrenmedim, hiç de sıkıntı yaşamadım onu bilmiyorum diye. o sebepten küçük ünlü uyumuna göre yorumlayamicuuum.
ama ikisi o ve a gibi kalın sesliler olmasına rağmen "morel" falan diyenler oluyor.. ya da öyle okunuyor.
neden?
neden fransızca? hatta daha çok italyanca bu.
adamın asabı bozuluyor.

"asap" dedim ya aklıma şey geldi: benim ilkokuldan arkadaşım ersin macit.
bu adam facebooktaki ismini Âsaf Ab-ı Beka yapmış.
manyak mıdır nedir?
bu ne ya.
olm orada gerçek ismini vereceksin.
ismail yk gibi adını çılgın diye verecek adamsan benim geçmişimde ne işin var lan?
baya bi kızdım bak.
duvarına da şu şekilde işedim: "olm şu ismini insan gibi yaz şuraya."

"duvar" deyince bak aklıma ne geldi:
bu RUJ grubunun albümünün isim şarkısı var ya, İçi Boş Yıldız.
20 Nisan 2008 günü İstanbul'a doğru yola çıkmıştık Üniversite gezisine doğru.
Benim mp3 playerımda da bu şarkının masteringsiz falan hali vardı.
Arkadaşım Doğa - o ara pek samimi değildik. şimdi aynı üniversitede olmanın ve aynı gsf kantininde kız kesmenin de vermiş olduğu samimiyetle baya bi yakın olduk kendisiyle. seviyorum lan seni! okumayacaksın belki bunu ama en azından "Mutemath dinle!" demek istiyorum.- ile beraber mi oturuyorduk neydi en arkada. bi ara "abi şu şarkıyı dinlesene bi" diye verdim kulaklukları buna. "yalnız vokallere dikkat ehe ehe" dedim. dinlemeye başladı bu, "ee bu vokallerde bi şey yok ki?" derken " İçinden geçenleri/Fısıldıyor zamansız.." deyişini duydu Zafer Turhan'ın- eski kayıtta orda da nakarattaki gibi baya yükselen ve takliti zor bi ses çıkarıyordu kendisi. şimdi öyle değil galiba- ve dağıldı.
O bu olayı hatırlamaz belki. Ben de neden hatırlıyorum bilmiyorum.

Madem ki "bilmiyorum" dedim, şunu söylemeden edemeyeceğim:
Böyle bir şeyi neden yazdım gerçekten bilmiyorum.
Şahane saçmalamalar.
Saçmalamayı severim. Herkes saçmalarken mantıklı olmayı severim. Mantıklı olmanın verdiği güveni severim. Güvenmeyi severim. Sevdiğime güvenirim. Güvendiğime veririm.
Öperim; ama Boyundan.
Parfüm engeline takılmadan.
Dürterim, ama Belden.
Huylanma duvarına aldırmadan.

NOKTA

26 Nisan 2010 Pazartesi

Yollar



Yarın Isparta'ya gidiyorum yine. Hatta BUGÜN oldu. 13:00-Kamil Koç.
Hiç özlemedim ama gitmek zorundayım
Kader.

25 Nisan 2010 Pazar

Aman Nazar Değmesin.

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ حُسْنا""
وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ حُسْناً و

24 Nisan 2010 Cumartesi

Russian Circles




Modern Senfoni. 3 kişilik.
Çok garip kafalarda abi bu adamlar.
3 albüm var; ikisinde 6, bir tanesinde(sonuncu) 7 şarkı var.
yani toplam 19 şarkı.
enstrümental bir müzik, vokal olgusu mevcut değil.
ama abi adamlar işini çok iyi yapıyor.
19 şarkının hiçbirini ayrı yere koyamıyorum.
Ama Xavii dinleyerek uyunabilir. harika oluyor.


bu grupla tanışmamda yardımı olan Arın Kuşaksızoğlu ve Burak Gürpınar beyleri buradan saygıyla selamlıyorum.
Önlerinde eğiliyorum.

Bu adamların biraz benzeri yurttaşlarımız var bir de: Nekropsi. Dipnot olarak buraya yazıp tavsiye ediyorum.

müzik ile dönmece.

Arkadaşlar bir kısmınız bilir bir kısmınız bilmez, belirteyim:
Ben 2008 Temmuz'undan derginin son anına kadar- valla tekrar çıkacak mı bilmiyorum. - yüxexes dergisinde yazardım. hala kadrodayım hatta.
sonra da 2 ay kadar -o dergiye de ne oldu bilmiyorum. ben ilgisizim işte. yazarım gönderirim. etliye sütlüye karışmam- da demlikdergi.com e-dergisinde yazdım. hala oraya da dahilim.
ve konularım ikisinde de genel olarak albümsüz gruplardı. tabi ki albümlü grupları da takip ediyorum.
size bu aralar dinlediğim yeni çıkmış albümlerden bahsetmek istiyorum.
Ruj, Piiz, TNK ve pek tabii ki KURBAN.


RUJ - İçi Boş Yıldız (Arpej Yapım)&(Seyhan Müzik)


Bu albümün çıkması muhabbeti taa 2006'dan falan beri vardı. Bir sürü şey oldu. Yok Ankara'da kaydedildi Alen Konakoğlu gözetiminde, İstanbul'a gidildi, kayıtlar beğenilmedi, İstanbul'da kaydedildi, Oktay Fıstık ayrıldı Alen Konakoğlu geldi vs. derken albüm sonunda 16 Nisan 2010'da çıkabildi. Anca.
Albümde 13 şarkı var ve grubu takip edenler zaten bunun 8-10 tanesini dinlemişti.
ben de 10 tanesini dinlemiştim önceden ve kalan 3 taneden 2 tanesinin de teaserlarını dinlemiştim. Yani albümden çok zaman önce albüme fazlasıyla hakimdim.
Şarkılardan bi kısmında değişiklikler yapılmış: Fotoroman'ın son kısmındaki sözlerde, phi'nin müziğinde vs.
Ben bu albümü uzun zamandır biliyor olmama rağmen heyecanla dinliyorum ama hala. Gerçekten güzel bir iş çıkmış ortaya ama Oktay hâlâ davulda olsa daha mı iyiydi ne?
Yine de bu albümü alın; pişman olmayacaksınız. Eminim.





Piiz - Kardem (MK2)&(Seyhan Müzik)

Albüm bana göre harika olmuş.
Bildiğimiz Piiz çizgisinden daha sert bir çizgide, distortionlı gitarları ve yeri geldiğinde yumuşayıp yeri geldiğinde haykıran vokalleri ile bu albüm OLMUŞ.
Beklenene değmiş bir albüm bu bence. Hem de fazlasıyla değmiş.
İçinde ayırabileceğim şarkı da yok, hepsi çok güzel. Hepsinin apayrı tadı var.
Babam Sağolsun beni her dinlediğimde dağıtan, gözlerimden yaşlar akıtan şarkı.
Söz kalabalığına gerek yok; Albümü kesinlikle alın. Dinleyin. Sonra konuşalım.





TNK - Söyle Ruhum (Pasaj Müzik)


Tnk gerçekten sevdiğim bir müzik grubuydu benim. Fakat şimdi bu albüm bana "daha az tnk daha çok gripin" gibi geldi. Nedenini çözemedim. Daha detaylı bir dinleme lazım aslında ama sanırım gitaristlerinin gidişi grubun kimyasını bozdu.
Ama mutlu olduğum nokta şu: Bu müzik tutar. Para kazanırlar. Türkiye şartlarında Rock müzisyeni ne kadar kazanabilirse artık...
Herkes teoman, duman, şebnem falan değil yani.
Neyse; 4 şarkılık ilk demo-albümlerinden(Sıra Bizde EP) sonra ilk LPleri kutlu olsun.





Kurban - Sahip (Favela Records)&(Seyhan Müzik)


"Olan biteni geride bırakıp Cehennem'e doğru geçiyoruz. Bakalım ateşler içinde neler yaşandı?"
Söz yazımı genel olarak tasavvufî olan, 2. Dünya Savaşı, Faşizm, Tanrı, Günümüz İfrit veya Sırtlan politikacıları gibi şeylere değenen bir albüm bu. Müzikal açıdan baktığımızda ise pek sert bir metal albümü kıvamında ki bu ben gerçekten huzursuz etti.
Kurban'ın Sahip albümü hakkında çok fazla konuşmak istesem de hatalı cümleler kurmaktan korktuğum için kısa keseceğim. Şunu söyleyebilirim ki, bence bu albüm OLMAMIŞ.
Davul ve vokal kayıtlarına falan bakınca bu düşünce beni iyice yedi bitirdi.
Türkiye'de en iyi sahneye sahip grupların başında gelen, sahnede albümden daha iyi olduüu düşünülen bu grubu ful Sahip repertuarlı dinlemek için can atıyorum. sanırım yaz festivallerinde dinleyebileceğiz.

Fakat ne olursa olsun bu albümü satın alın. Kartoneti için yine alın. Burak Gürpınar'ın bu görsel işine bayılacaksınız.

3 Ocak 2010 Pazar

temiz bir başlangıç.

yeni dergi:
http://www.demlikdergi.com/
ocak sayısında Kül yazısı.
keyifli okumalar dilerim.